30 Aralık 2013 Pazartesi

Son işyerinizden neden ayrıldınız?



İş görüşmeniz çok iyi gidiyor. İçinizden ‘oldu bu iş’ diye düşünmeye başladığınızda hiç gelmemesini umduğunuz o soru çıkageliyor: “Önceki işyerinizden neden ayrıldınız?” Birden aklınıza eski yöneticinizle çatışmalarınız geliyor. Zaten dolmuşsunuz, yaşananları bütün detaylarıyla ortaya döküyorsunuz. Sonuç: İş olmuyor.

Yöneticiyle anlaşmazlık, haklarını alamama, ücret düşüklüğü ve gelişme/yükselme imkânı olmayışı işten ayrılma kararlarında en çok etkili olan sebepler. En fenası da yönetici yüzünden tatsız bir şekilde ayrılma ki sonraki iş görüşmelerinde ayağınıza dolaşabilecek, hassas bir konu. Kötü ayrıldıysanız işiniz daha da zor.

Gerçek ortaya çıkabilir

Bazı adayların yaptığı gibi işi kaybetmemek için yalan söylemek etik olma konusu bir yana, riskli bir hareket. Açıklamalarınız işe alım uzmanını tereddüde düşürebilir; onu inandırsanız bile sırrınız referans kontrolü aşamasında ortaya çıkabilir. Sonuç: Firmanın kara listesine hızlı bir giriş… Referans görüşmelerinde oldukça kapsamlı bir araştırma yaptıklarını söyleyen Deloitte İnsan Kaynakları Direktörü Ebru Pilav, bir önceki işten ayrılma nedenini özellikle sorguladıklarını, yanlış ya da eksik bilgi verilmesinin sürecin olumlu sonuçlanmasını etkileyebildiğini söylüyor. Yönetici, olumlu bir işten ayrılma süreci tecrübe edilse de şirketten ayrılış nedeninin kişiselleştirilmeden ve açık bir şekilde paylaşılmasını tavsiye ediyor.

PwC İK Danışmanlığı İşe Alım Hizmetleri Lideri Mert Emcan da adaylara şeffaf ve dürüst olmalarını önerdiklerini, gerçeği gizlemekten ziyade neyin nasıl olduğunu mantık çerçevesinde izah etmenin, adayın bu deneyimden neler öğrendiğini ve kendini nasıl geliştirdiğini göstermesinin doğru olacağını söylüyor.

İfade şekli daha önemli

Son işyerinden el sıkışarak değil kavgalı ayrılmış olmak ya da çıkarılmak iç açıcı bir durum olmasa da sizin bunu nasıl yorumladığınıza, olayın kendisinden daha çok dikkat ediliyor. Adaylara karşılaştıkları bir ret cevabı karşısında umutsuzluğa kapılmamalarını öneren Pfizer Türkiye İnsan Kaynakları Müdürü Özgür Koyuncu, adayın işten ayrılmış ya da çıkarılmış olmasının onlar için başlı başına bir değerlendirme kriteri olmadığını, adayın bu durumu nasıl ele aldığı ve açık iletişim ile nasıl aktardığının önem taşıdığını anlatıyor.

TAV Havalimanları İnsan Kaynakları Müdürü Didem Oral da adaylara bir olayı ya da konuyu aktarırken, karşı tarafı yaralayıcı, karşı tarafa zarar verici bir dil kullanmamalarını, yaşadıkları olayı ve bunun kendi hayatlarında yarattığı etkiyi net bir şekilde ortaya koyarak aktarmalarını öneriyor. Oral, “Dikkat ettiğimiz nokta, ayrılma kararı alırken kişinin, durumu tüm boyutları ile rasyonel bir şekilde değerlendirip değerlendirmediği, çözüm yaratmak için olası tüm yolları deneyip denemediği, kendi ve çevresindeki olay ve kişilerle ilgili farkındalığa sahip olup olmadığı” diyor.

Olumlu bakış açısı isteniyor

Her ne olmuş olursa olsun kişinin işten ayrılırken takındığı tutum, işveren için önemli ipuçları veriyor. Manpower Bölge Müdürü Süheyla Kulualp, adayın bu durumu lehine bile çevirebileceğini şu sözlerle aktarıyor: “İşverenler pozitif yaklaşıma sahip, olumlu ilişkiler kurup yönetebilecek takım üyesi arıyor. Adaylar ayrılma sebebini eski işyerleri, işverenleri ve iş tanımlarını kötülemeden, tümüyle olumlu hava içinde ve ne yaşamış olurlarsa olsunlar, yaşadıklarını değil özne olarak gelecek beklentilerini ön plana çıkararak ifade ederlerse en negatif işten ayrılma sebebinin bile makul karşılanabildiğini görmekteyiz. Bu durum, insani ve olumlu tutumu ile iş arayana artı puan dahi kazandırabilir.”

Son işyerinden ayrılışı anlatırken bunlara dikkat:

- Eski işyeriyle ilgili özel bilgiler paylaşmamalı (finansal durum gibi)

- Fazla duygusal olmamalı

- Olumsuz ifadeler kullanmamalı

- Kişiselleştirmemeli

- Eski işyerini kötüleyici sözlerden kaçınmalı

- Fazla detaya girmemeli

- Mantıklı, akılcı bir karar olduğunu hissettirmeli

- Bütün olumsuzluklara rağmen çözümcü davranmış olduğunu göstermeli

27 Aralık 2013 Cuma

Gaziantep'te İncir Ağacı Meyve Verdi

Araban ilçesinde Fırat Nehri kıyısındaki incir ağacı meyve verdi.
Tarlabaşı köyünde Mahmut Kırmızıoğlu, nehrin kışısındaki incir ağacında taze meyve görünce şaşırdığını belirtti.
Kırmızıgül, "Nehirde alabalık tesisi işletiyorum. Tesisime gelen müşterilerim nehir kenarında ağaç dalında taze incir görünce şaşırıyor. Bu ayda ağacın dalında taze meyve olması çok ilginç" dedi.
Araban Gıda Tarım ve Hayvanlık Müdürü Zeynel Güneş de incir ağacının normalde aralık ayında meyve vermesinin mümkün olmadığını, ağacın bulunduğu bölgede sıcaklığın mevsim normalleri üzerinde seyretmesi nedeniyle bu olayın gerçekleştiğini kaydetti.
Güneş, "Ağaç, bulunduğu yer itibariyle sabahtan akşama kadar güneş alıyorsa yapraklarını dökerek meyvesini kurutmamış olabilir. Kış mevsiminde zaman zaman doğada yöre halkını şaşırtan meyve ağaçlarının meyve verdiği görülebilir" diye konuştu.

Fırat Nehri

Fırat Nehri'nin başlangıcı Anadolu'da olup Türkiye sınırlarından çıkarak Irak ve Suriye'den geçerek Basra Körfezinde denize ulaşmaktadır.

Nehri ilk besleyen akarsu ise Dumlu Dağı'nın sularıdır. Muhteşem bir coğrafyaya ihtişamlı bir görsellik katan Fırat Nehri'nin uzunluğu toplamda 2 bin 800 kilometredir. Bu uzunluğun 970 kilometresi Türkiye sınırları içerisindedir. Birçok uygarlığın can damarı olmayı başarmıştır ve suları bereketli olarak nitelendirilmiştir.

Kimi zaman felaket de getiren nehirde yüzmek kesinlikle tehlikelidir. Yüksek kesimlerinde saklamış olduğu güzellikleri görülmeye değer. Malatya'daki Kayaarası Kanyonu, Levent Vadisi; Erzincan'daki Kemaliye Kanyonu ve Elazığ'da bulunan Hazar Gölü bu güzelliklerden sadece birkaçıdır. Görülmeye değer bir yeri daha vardır ki; Munzur Vadisi Milli Parkı, oluşturduğu faunayla en önemli doğal değerleri arasındadır.
 

Fırat ve Dicle Nehirlerinin Kutsallığı Üzerine

İlk şehirler, ilk organize devletler Fırat ve Dicle'nin yanıbaşında kurulmuştur. Nice peygamberler tebliğ vazifesini bu bölgede yerine getirmiş ve insanlık tarihindeki büyük uygarlıklar burada ortaya çıkmıştır.
Tevrat'ta hz. Adem'in yaratıldıktan sonra dünyada Aden bahçesine yerleştirilmesi ve burada Fırat-Dicle nehirlerinin akıyor olmasından bahsedilmektedir: "Tanrı, Aden bahçesini yarattı, Adem'i buraya koydu. Aden'den bir ırmak doğmakta ve dört kola ayrılmaktadır. Üçüncüsünün adı Dicle, dördüncüsünün adı Fırat'tır (Yaratılış 2:8-14)". Farklı yerlerde yine iki nehirden bahsedilmektedir. "(Daniel) Dicle'nin kıyısındayken başımı kaldırıp bakınca ... bir adam gördüm (Daniel 10:4-5)" (Ezra 4:10; 5:3; 6:6; 7:25; Yeşu 24:2; I.Krallar 4:21; Yeremya 46:2). Ayrıca Fırat-Dicle İsrail'in Kutsal Topraklar için kuzey sınırı olarak zikredilmektedir. Bu sebeple yahudilik tarihi için önemlidir.
İncil'de kıyamet alametlerinin anlatıldığı Vahiy Bölümü'nde de Fırat'tan bahsedilmektedir. "Büyük Fırat Irmağı'nın yanında bağlı duran, dört meleği çöz dedi;Altıncı melek tasını büyük Fırat Irmağı'na boşalttı. (Vahiy 9:14; 16:12 )"
Bazı İslami eserlerde, kaynağı Cennet'ten olan nehirler arasında; Nil'in yanı sıra Fırat ve Dicle yer almaktadır. Söz konusu nehirlere önem kazandıran şeyler bunlarla sınırlı değildir. Onlara değer atfedilmesini sağlayan en önemli şey Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)'in onunla ilgili hadisleridir: "İhtimal, Fırat'ın suları çekilecek, kuruyacak. Ortaya altından bir hazine çıkacak, kim orada bulunursa, hiç bir şey almasın."(Buhari, Fiten, 24, Müslim, Fiten, 30.) (Sahih-i Buhari Muhtasarı, 12.cilt, 305) "Fırat nehrinin suları çekilerek altından bir dağ ortaya çıkacak, insanlar bunu almak için, vuruşacak ve her yüz kişiden, sadece biri hayatta kalacak. Bu zaman gelinceye kadar kıyamet kopmaz."(Müslim, Fiten, 29) "Fırat'ın altın bir define üzerinden açılması yakındır. İmdi orada kim bulunursa ondan bir şey almasın."(Müslim, el-Fiten, 29). "Fırat nehrinin altın bir dağ üzerinden açılması yakındır. İnsanlar bunu işitince ona yürüyecekler ve onun yanında bulunan insanların bundan bir şey almasına müsaade edersek, bunun hepsi götürülür, diyecektir. Müteakiben onun için harb edecekler ve her yüz kişiden doksan dokuzu öldürülecektir" (Müslim, Fiten, 29).

Bu hadisler, Fırat'ın Türkiye'nin Ortadoğu jeopolitiğinde en önemli parametrelerinden ve komşu ülkeleriyle ilişkilerinin belirlenmesinde rol oynayan en önemli unsurlardan biri olacağını vurgulamaktadır. Ayrıca Türkiye'nin sürüklenmek istendiği bazı tehlikelere de işaret etmektedir.
Hazine su olabilir mi?
Özellikle II. Dünya Savaşı esnasında ve savaş sonrasında ülkelerin başlıca amacı petrole ulaşmak ve petrol bölgelerini kontrol etmek olmuştur. Günümüz dünyasında ise mücadele alanı arazi,—kömür—,petrol gibi tek boyutlu olmaktan çıkmıştır. Daralan tüm kaynaklar insanlığın diğerine karşı silah olarak kullanabileceği bir güç unsuru haline gelmiştir. En hızlı daralan ve insanlığın ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelen doğal kaynak ise "su" dur.
Günümüzde su diğer doğal kaynaklardan farklı olarak dünya gündemine kriz şeklinde girmektedir. Dünya nüfusu artarken, su kaynakları azalmakta ve kendisini yenileyememektedir. Bu durum 1970'lerdeki petrol krizinin yerini su krizinin alacağını göstermektedir. Gerçekten de insan ihtiyaçları, ekolojik denge ve siyasi açıdan son derece önemli olan su, 21. yüzyılın suya sahip olan ülkelerle suyu olmayanlar arasında yoğun mücadele ile geçeceğini göstermektedir.
Güney komşularımızın neredeyse büyük çoğunluğu Fırat ve Dicle'nin sularına göz dikmiş durumdadır. Suriye ve Irak'ın bu nehirden talepleri, İsrail'in bu konuda planlamaları bulunmaktadır.İsrail, bu meseleyi savaş unsuru olarak da görmektedir. Eski Dışişleri Bakanlarından Şimon Perez "Su insanlığın müşterek malıdır" ve "Su için gerekirse savaşırız" demiştir.
Su konusunda İsrail üzerinde durmamızın nedeni bu ülkenin hem Ortadoğu'nun su konusunda sorunlu bölgesindeki en güçlü ülke olması, hem de ABD ve Avrupa ülkeleri üzerinde büyük etkiye sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan Fırat-Dicle havzasının, kurulması planlanan Kürdistan devletinin sınırları içerisinde yer alması, bununla birlikte bu bölgenin İsrail'in vadedilmiş topraklarına girmesi ve bu kürt devletinin bir garantör devlete duyduğu ihtiyaç; ayrılıkçı kürt hareketine verdiği desteği askeri kaynaklarca dahi bilinen İsrail'le ilgili şüpheleri daha da artırmaktadır
Hazine petrol olabilir mi?
 Fırat ve Dicle'nin su kaynağı olarak günümüzdeki önemi tartışılmaz. Yukarıda naklettiğimiz hadis—i şerifler ise bu önemin çok daha değişik boyutlara uzanacağını göstermektedir. Hadiste bahsedilen altından dağın gerçekten altın bir dağ mı olduğu yoksa mecazi olarak mı böyle bir ifadenin kullanıldığı şimdilik meçhul olsa da ilim adamlarının bu konuda çeşitli yorumları bulunmaktadır.
 Fırat'ın çevresinde bulunan kıymetli madenlerin ve petrolün çıkarılacağı, bunun, kıyamete yakın bir zamanda vaki olacağı ve o bölgelerde büyük ihtilafların meydana geleceği anlaşılmaktadır. Konuyla ilgili hadislerde geçen farklı ifadelerden kastedilen şey, petrol olabileceği gibi, sudan elde edilen gelir, büyük barajlar ve daha başka şeylerin de kastedilmiş olması kuvvetli bir ihtimaldir.
Hazine yeni bir yeraltı zenginliği olabilir mi?

Bu soruya olumlu cevap vermek şimdiki araştırmalar neticesinde pek de mümkün değildir.

Tüm bu söylenenler ışığında, her nekadar Fırat ve Dicle'nin taşıdığı değerler konusunda tam bir fikir birliği yoksa da, bu gölgenin insanlık tarihini etkileyecek kadar önemli gelişmelere gebe olduğu daha da net anlaşılmaktadır. Bu değer su, sudan elde edilecek gelir, petrol veya yeni bir yer altı zenginliği olabileceği gibi hepsi birden de olabilir.

Akarsular

Akarsu rejimleri ve debi konusu, kpss coğrafya Türkiye’de Akarsular konusunun devamı niteliğindedir. Bu bölümde rejim, akarsu rejimleri ve çeşitlerini , Türkiye’de akarsu rejim özelliklerini ve debi konusunu işleyeceğiz.

Akarsu Rejimleri

Akarsu rejimleri konusuna geçmeden önce rejimin tanımını yapalım. Bir akarsuyun yılın aylarına göre akıttığı su miktarının değişimlerine rejim denilmektedir. Akarsuların akım özelliklerine göre de farklı rejim tipleri ortaya çıkmaktadır.
1) Düzenli Rejim: Kpss coğrafya akarsu rejimleri içinde yer alan düzenli rejim, akarsuyun akımında yıl içinde bariz değişikliklerin olmadığı rejim türüdür.
Bu tür akarsularda taşkın riski çok azdır.
Ülkemizde Karadeniz Bölgesi’nde her mevsim yağışlı olduğu için düzenli rejime en çok bu bölgede rastlanmaktadır.
2) Düzensiz Rejim: Akarsuyun akımında yıl içinde önemli değişimlerin olduğu akarsu rejim türüdür.
Bu tür akarsularda taşkın riski çok fazladır.
Ülkemiz akarsuları genelde düzensiz rejime sahiptir. Kar erimeleri nedeniyle de en fazla akıma ilkbahar aylarında ulaşılmaktadır.
* Türkiye’de Düzensiz Rejim Görülmesinin Sebepleri:
  • Yağış Rejimi: Düzensiz yağış rejimi ülkemizde düzensiz akarsu rejimini de beraberinde getirmektedir.
  • Yağış Biçimi: Kışın yağan karlar ilkbahar aylarında eriyerek akımın çoğalmasına sebebiyet verir.
  • Barajlar: Akarsu üzerinde baraj yoksa fazla suların baraj olmadığı için bırakılamayacağından yıl içinde düzensiz rejim görülür.
  • Beslenme Türü: Akarsularımızın beslenme türlerinin çeşitli olması da akarsu rejimlerinin düzensiz olmasına yol açar.
  • Yağmur Sularıyla Beslenen Akarsular: En fazla Akdeniz’de görülür. Akdeniz’de kış ayları yağmur şeklinde yağışlarla geçtiği için akım artar. Yaz aylarında da kuraklık olduğu için akım düşer. Dolayısıyla düzensiz rejime sebebiyet verir.
  • Kar ve Buz Sularıyla Beslenen Akarsular: Kızılırmak, Yeşilırmak, Aras, Kura, Dicle, Fırat gibi akarsular dış aylarındaki kar yağışlarının ilkbahar aylarında erimesi sonucu akımları artar. Dolayısıyla düzensiz rejim mevcuttur.
  • Kaynak Sularıyla Beslenen Akarsular: Özellikle Manavgat ve Köprüçayı gibi karstik arazi üzerinde kaynak sularla beslenen akarsularda, yaz aylarında diğer akarsulara göre fazla akım değişikliği görünmez.
  • Göl Kaynaklı Akarsular: M.Kmeal Paşa çayı, Orhaneli çayı, Karasu ırmağı, Arpaçay, Çarşamba, Kovada gibi göl çanağındaki fazla sularla beslenen dışa akışı olan göllerden çıkan akarsulardır. Rejimleri yıl boyunca fazla değişmez.
Akarsu rejimleri konusu tamamlanmıştır. Şimdi de debi konusu irdeleyelim.

Debi

Kpss coğrafya dersinde bu bölümde en son işleyeceğimiz konu olan debi, akarsuyun herhangi bir kesitinden geçen suyun metreküp/saniye olarak ifade edilmesidir. Debiyi etkileyen faktörler aşağıda sıralanmıştır.
  • Yağış Miktarı: Yağışın fazla olduğu yerlerde debi yüksek olur.
  • Yağış Biçimi: Kar yağışı olan bölgelerde kış aylarında debi düşük, ilkbahar aylarında da erimeye bağlı olarak debi yüksek olur.
  • Eğim: Eğimli bölgelerde akarsuyun hızı fazla olduğundan, saniyede geçen su miktarı metreküp olarak fazladır. Yani debi bu bölgelerde yüksektir.
  • Sıcaklık: Buharlaşmanın fazla olduğu yerlerde su kaybı fazladır.
  • Arazi Yapısı: Arazinin geçirimli olduğu yerlerde debi düşüktür.
  • Beşeri Faktörler: Akarsularda baraj ya da sulama gibi amaçlarla yararlanılması debiyi de dolaylı olarak etkilemektedir.
Kpss genel kültür coğrafya dersine ait Akarsu Rejimleri ve Debi konusu tamamlanmıştır. Bir sonraki kpss coğrafya konusu Türkiye’de Akarsular bölümüne ait Akarsu Birikim Şekilleri ile Akarsu Aşınım Şekilleri olacaktır.